Pages

Sunday, March 21, 2010

Sanat, Para İşleri, Saha Gözlemleri.


1-

Bir süre önce ortaklaşa açtığımız sergide fiyat listesini karıştıran bir izleyici sanat ve para ilişkisi üzerine ne düşündüğümü sormuştu. Soru tuzaklı bir soruydu aslında, ama her iki durumda da benim cevabım değişmeyeceği için ben rahattım. Önce yapmakta olduğum işi yapmadan duramıyordum, üstelik bırakmayı denemişliğim de vardı. Bu açıdan düşündüğümde bir kaynak bolluğundan bahsedebilirdik, uzun lafın kısası bence de bu sanat dediğimiz şey bedava olmalıydı. Gerçeklerden bahsedersek para veren pek kimse de yok yani bize, doğrusu bana. O sergide satılan iki işten birinin sahibi olarak açıkcası aldığım paranın çok kısa sürede bittiğini söylemeliyim. Ama dediğim gibi gerçeklere dönersek bedava olması muhtemel bir şeye birinin para vermesi benim için yeterince şaşırtıcı bu durumda sanırım halime şükretmeliyim. Neyse soru sorulduğunda henüz hiç bir şey satılmamıştı o yüzden dinleyen herkesi göz yaşları içersinde bırakacak uzun bir konuşma yapıp ordan uzaklaştım. Ve merak edenler için söyleyeyim satın alanla soruyu soran aynı kimseler değil, hem zaten bu tür soruları parayla ilgili sorunlarını çözememiş olanlar sorar.

2-
Sonra, epey zaman sonra, geçen gece benzer bir soru ile boğuşurken buldum kendimi, soru henüz okulu bitirmemiş ama ilk sergisini açmış genç bir ressam arkadaşımdan geliyordu, bu fiyat meselesi nasıl olacakta olacaktı? Yani aşağı yukarı böyle bir şey, soru içmekte olduğumuz ferahlatıcı içeceğin şişesini yeni açtığımız sırada ortaya çıkmıştı haliyle biz cevapla uğraşırken şişenin ikinci yarısını geçmiştik, o kadar ferahlamış bir zihinle başı sonu olan cümleler kurmak zaman alıyor. Şu örneği verdiğimi hatırlıyorum, Brecht, neden halk için bedava tiyatro oyunu oynamadığını şöyle açıklıyor: Kütüphanenizde duran ve okumadığınız kitaplar size hediye edilmiş olanlardır. Cümle içersinde alıntı yapmayı sevmem ama bazen çok işe yarıyor kabul edersinizki. Ama bu cevap pek işe yaramadı çünkü genç ressam arkadaşımın derdi zaten bu değilmiş. O resim yoluyla hızlı ve çok kazanmanın yolunu araştırdığı için eee dedi. Alıntı yapıp ilgiyi üzerinize çektikten sonra konuyu bir yere bağlamanız gerekir bende devam etmek zorunda kaldım. Önce spekülatif bir değerlendirme için erken olduğunu anlatmam gerekiyordu, kendisinin henüz hayatta olduğuna işaret ettim ve sonra da bu ilk sergisi olduğu için dünyanın kendisinden haberdar olmakta güçlük çekebileceğini söyledim o da kendisinden daha kötü ressamların tek seferde bütün resimleri sattıklarını anlattı, galerinin adını öğrenip not ettikten sonra konuya geri döndüm. En sonunda resimleri bedavadan biraz pahallıya kendi izleyici kitlesini oluşturacak şekilde satması konusunda şimdilik anlaştık. Zaten şişe bitmiş kimsede daha fazla ferahlayacak hal kalmamıştı.

3-

Bir süredir bu sanat para işlerine biraz fazla kafayı taktığım söylenebilir, bunda da son iki senedir ticari fotoğrafçılık yapıp (şöyle) sonra kendi istediğim gibi (şöyle) ve (şöyle) işler yapmayı giderek anlamsız bulmam etkili. Romantik bir istek gibi görünüyor biliyorum hem beni ben olduğum için sevecek hem de bana bunun için para verecek birilerini bulmam gerekiyor. Bu hayatta hiç başıma gelmemiş bir şey değil tabii ama artık annem emekli oldu ve laf arasında maaşının azlığından dem vuruyor, kız arkadaşımınsa şimdilik durumu benimkinden daha iyi sayılmaz onun durumunu düzeltmesini beklemekte pek akıllıca görünmüyor, ne demek istediğimi anladınız sanırım. Bu durumda çok düşünüp konuya temelli bir çare bulmak kesinlikle gerekli. Ayrıca ilk iki paragraftan anlayacağınız üzre bu konularda oturmuş görüşlerim olduğu da söylenemez. Birincisi benim yapmaktan kendimi alamadığım şeylerin para etmesi meselesine pek inanamıyorum. Laf aramızda bu kolleksiyoner, sponsor denen insanların birilerine para vermesi pek akıllı işide gözükmüyor ama henüz binemediği dal hakkında konuşan birisini umarım kimse ciddiye almaz. İkincisi Brecht bu boru değil bi laf ettiyse kesin bir sebebi vardır yani bedavada olmaz. Benim durumuma geri dönersek başta söylediğim gibi kendi marifetlerimle kazandığım az parayla bu sanat işlerini yapmaya çalışmak sonra kendi sanat işlerinin istifçisi olmak, tuvaletle suç ve cezanın iki cildini birden bitirecek kadar sıkıntılı bir ilişki kurmak gibi geliyor. Çünkü kendi kendinize kurduğunuz bu ilişki sizi ister istemez kendi ürünlerinize daha fazla yatırım yapmaya itiyor, bu alış verişte önce milyon dolar eden bir şey sonra beş kuruş etmeyebiliyor falan filan. Sonuç olarak ben son iki senedir giderek daha az ticari iş yapmaya çalışarak galiba daha çok kendime zaman ayırdım eee diyeceksiniz eeesi param artık iyice az ve içimden bir ses aynaya her bakışımda -bu kafanın iki yanındaki yuvarlak çıkıntılardan biri fazla diyor.

1 comment:

API said...

Para,...,Para,...,Para,...
Parasiz olmaz, malesef. Ama soru guzel neyi ne ile olceceksiniz? Yaklasik uc sene once olen Lucian Freud un olumunden sonra odenmesi gereken vesaret vergisi odemesi varisleri icin cok ciddi sorun olmus idi. Bu ara da Lucian yasarken bir ressama odenen en yuksek memlayi elinde bulunduruyordu yasarken. Olunce ingiliz maliyesi ile anlasmaya gitmis varisleri. Kendisine de bulunan diger unlu sanatcilara ait bir kac tabloya karsi vergi borclarini silmislerdi. Ki bu cok ciddi bir mebla idi.
Bunu niye anlattim? Sanata deger veren bir maliyeye sahip olduklari icin ne kadar sansli adamlar bence.
Bizde olsaydi tablo yu alirlarmiydi bilmiyorum ama alsalardi onu bir koseye atip birakirlardi curur giderdi.
Sanat a deger vermek icin ona deger bicmeniz onemli. Degeri belirliyen unsurlari ise kalitesi, baska benzerlerinin olup olmayisi gibi iki ana unsur belirler.
Dolayisi ile bir tabloyu begendi iseniz buna bir deger vermeniz gerekir.